MUHYÎ-İ GÜLŞENÎ
Hicrî 935’te (1529) Edirne’de doğdu. Asıl adı Muhammed, lakabı Muhyiddin’dir. Gülşeniyye tarikatına mensup olmasından dolayı Muhyî-i Gülşenî diye tanınır.
Sekiz on yaşlarında iken bir Nakşibendî şeyhinin yanına evlâtlık olarak verildi ve şeyhin oğluyla birlikte Edirne’de Beyazıt Medresesi’nde okudu. Muhyî 952’de (1545) İstanbul’a geldi ve 953 (1546) yılında Ebüssuûd Efendi ile Gülşenî şeyhi Muhyiddin Karamânî’nin meclislerine devam etti. Kanûnî Sultan Süleyman’a yazdığı kasideleri Kapıağası Haydar Ağa vasıtasıyla sultana ulaştırdı. İbrâhim Gülşenî’nin torunu Şehnâme-i Âl-i Osman müellifi Ârifî Fethullah Çelebi ile görüştü.
959 (1552) yılında Kahire’ye gitti ve burada kadı nâibi olarak tayin edildi. Muhyî bir süre sonra İbrâhim Gülşenî’nin oğlu Ahmed Hayâlî’ye intisap etti. Ayrıca bu dönemde şeyhinin kızıyla evlendi. Cemâleddîn-i Hazrecî adlı bir âlimden felekiyyât ve vefk ilimlerini öğrendi. Bir yandan da Mısır’a başdefterdar tayin edilen Bayezid Çelebi’nin oğluna Mes̱nevî okuttu. Kısa zamanda seyr ü sülûkünü tamamlayıp hilâfet aldı ve 963 yılında muhtemelen şeyhiyle birlikte Edirne’ye gitti. İki yıl kadar Edirne’de ve İstanbul’da kaldıktan sonra Kahire’ye döndüğünde Gülşenî Dergâhı’nda türbedarlık yapmaya başladı. 972’de Tomanbay’ın emirlerinden Tarabay’ın evine yerleşti.
Muhyî-i Gülşenî’nin 1017 (1608) tarihinden sonra vefat ettiği bilinmektedir.
200 kitap yazdığını belirten Muhyî’nin tasavvuf, dil, edebiyat, tarih, hadis, tefsir ve ahlâka dair kırk eseri günümüze ulaşmıştır.
Başlıca Eserleri: 1. Nefhatü’l-Esrâr 2. Hedyü’l-Haremeyn 3. Reşehât-ı Muhyî 4. Menâkıb-ı İbrahim Gülşenî 5. Şerh-i Hadîs-i Erba‘în
Menâkıb-ı İbrahim Gülşenî ve Reşehât-ı Muhyî: Reşehât-ı ‘Aynü’l-Hayât Tercümesi Başkanlığımız tarafından 2014 yılında yayımlanmıştır.
(Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nden özetlenerek alınmıştır.)