Çok yönlü ilmî kişiliğiyle tanınan Kādî İyâz’ın, mevzularını âyet, hadîs, İslâm hukuku, dil ve edebiyat gibi pek çok cihetten ele aldığı ve önde gelen siyer-megāzî, kelâm ve tasavvuf âlimlerinin eserlerinden faydalanarak 535/1140-41 tarihinde Hz. Peygamber’in Müslümanlar üzerindeki haklarını belirlemek ve ona karşı muhabbeti güçlendirmek maksadıyla telif ettiği eş-Şifâ bi-Ta‘rîfi Hukūki’l-Mustafâ, Türk-İslâm dünyasında daha ziyade Şifâ-i Şerîf adıyla şöhret bulmuştur. Hz. Peygamber’in örnek hayatını topluma aktarmak gayesiyle siyer-şemâil-delâil-hasâis sahasında ortaya konmuş en güzide eserlerden biri olan ve üzerine pek çok şerh, hâşiye, ihtisar ve tercüme çalışması yapılmış bulunan eş-Şifâ, yazıldığı tarihten itibaren İslâm dünyasında büyük ilgi görmüş ve Haremeyn’den Balkanlar’a, Fas, Tunus ve Cezayir’den Hindistan’a, İstanbul’dan Afrika içlerindeki Mali’ye kadar Müslümanların yaşadığı hemen her coğrafyada okunagelmiştir.
Şeyhülislâm İshak Efendi’nin İstanbul kadılığı, III. Ahmed’in (1703-1730) padişahlığı ve Nevşehirli Damad İbrahim Paşa’nın (ö. 1143/1730) sadrazamlığı dönemine tesadüf etmektedir. Bu dönemde Damad İbrahim Paşa tarafından âlim, şair ve ediplerden müteşekkil bir heyet oluşturularak Arapça, Farsça, Yunanca, Latince ve Almancadan çeşitli eserler Arapça ve Türkçeye tercüme ettirilmiştir. İshak Efendi de zikredilen heyet içinde yer almış ve Kādî İyâz’ın meşhur eseri eş-Şifâ bi-Ta‘rîfi Hukūki’l-Mustafâ’sını el-İstişfâ fî Tercemeti’ş-Şifâ adıyla tercüme etmiştir.
Dr. Fakirullah Yıldız tarafından İstanbul Arkeoloji Müzesi Ktp., Nr. 93 ve Süleymaniye Yazma Eser Ktp., Laleli Nr. 397’de kayıtlı nüshalar esas alınarak hazırlanan el-İstişfâ fî Tercemeti’ş-Şifâ, kitabın sonuna eklenen görsellerle zenginleştirilmiştir.