TUHFETÜ’L-MÜCÂHİDÎN VE BEHCETÜ’Z-ZÂKİRÎN (TAKIM 2 CİLT)

  • Müellif : Hacı Ahmed Efendi
    • 0 Yorum var.
    • Ürün Kodu : 287

    • Yayına Hazırlayanİsmet İpek
    • Özgün DiliOsmanlı Türkçesi
    • Yayın Türüİnceleme - Tenkitli Metin
    • Yayın Yılı2024
    • ISBN978-975-17-5792-0 (Tk)
    • Boyut24 x 17
    • Yazma NüshasıSüleymaniye YEK, Nuruosmaniye Nr. 2293
    • Aynı Gün Kargo
    • En Ucuz Ürün
    • Fırsat Ürünü
    • Hediyeli Ürün
    • Hızlı Kargo
    • İndirimli Ürün
    • Özel Ürün
    • Sınırlı Sayıda
    • Şok fiyatlı
    • Yeni Ürün
    • Ücretsiz Kargo
    Osmanlı Devleti’nde tezkirecilik ve divan kâtipliği görevlerinde bulunmuş olan Hacı Ali Efendi (ö. 1672’den sonra) eserinin dîbâcesinde anlattığına göre gençlik yıllarından beri orduyla beraber seferlere katılmış, ibadetlerini lâyıkıyla yerine getiremediği için de şefaatçi olmaları ümidiyle seferde ve hazarda evliya menâkıbnâmelerini okumuştur. 1660 yılında Varad’ın fethi, peşinden Erdel savaşları, sonra Tamışvar muhafazası, yine 1663 yılında Uyvar’ın fethi sırasında diğer menâkıbnâme eserlerini okumakla beraber özellikle Nefehâtü’l-Üns tercümesini ayrı ve özel bir dikkat ile incelemiş ve eserden çok istifade edince de sefer dönüşünde onun istinsahına başlamıştır. İstinsahın yarısına geldiğinde tarikat silsilelerinin sahabenin ileri gelenlerinden doğmuş olmasına rağmen bunların Lâmiî Çelebi tarafından anlatılmadığını, ayrıca Lâmiî’den sonra özellikle Osmanlı Devleti’nde yetişen şeyhlerin yazılmadığını düşünmüş, bunun üzerine sahâbe-i kirâmı, on iki imamı ve tâbiînin ileri gelenlerini eserin başına, Lâmiî’den sonra yetişenleri ise sonuna ekleyerek Tuhfetü’l-Mücâhidîn ve Behcetü’z-Zâkirîn adını verdiği eseri ortaya koymuştur. Bayrâmî-Melâmî bir sûfî olan Belgradî Attâr Receb Efendi biyografisinde ise bu zâta sadakatla bağlandığını, zâhir ile bâtın yönünden onun himmetini gördüğünü, kitabın yazılmasına da onun vesile olduğunu ifade ederek eserinin yazımında başka bir etkinin varlığını aktarmıştır.
    Hacı Ali Efendi, “yaygın ve mûteber” olarak tanımladığı 25’i aşkın kaynaktan istifade etmiş, kendi dönemine yakın zamanda yaşayan güvenilir insanlardan bilgi almış, görüştüğü bazı sûfîleri ise kendi tecrübesi ve tanıklığıyla anlatmıştır. Ali Efendi Nefehâtü’l-Üns’te yer alan şahısları eserdeki rükünlere dağıtmış, zikrettiği kaynaklardan faydalanma yoluyla gerek biyografi içeriğine gerekse biyografi sayısına eklemeler yaparak irili ufaklı 1100 civarında biyografi içeren eserini Lâmiî’nin tercümesine göre genişletmiş ve zenginleştirmiştir.
    Mukaddimede dört halife, 12 imam, aşere-i mübeşşerenin kalan kısmı, Âbâdile olarak bilinen beş Abdullah, sahâbenin ileri gelenleri, tâbiîn, tebe-i tâbiînden tasavvuf ehli şahsiyetler ve dört imam anlatılmıştır. Birinci rükünde Ebû Hâşim-i Sûfî’den Ahmed-i Gazzâlî’ye kadar olan şeyhler, ikinci rükünde Yûsuf-ı Hemedânî silsilesinden yetişen şeyhler, üçüncü rükünde Abdülkâdir Geylânî, Seyyid Ahmed el-Bedevî gibi tarikat önderleri ve müritleri ile Osmanlı Devleti’nde yetişen bazı şeyhler, dördüncü rükünde ise Sühreverdiyye, Zeyniyye, Halvetiyye, Celvetiyye, Bayrâmiyye, Gülşeniyye gibi tarikatlarda yetişen şeyh ve halifeler ile bazı Melâmî şahsiyetler anlatılmıştır. Hâtimede Nefehâtü’l-Üns tercümesinde yer alan 33 kadın sûfîye ek olarak 11 kadın sûfîye daha yer verilmiştir.
    1075/1664-65 tarihinde telif edilen Tuhfetü’l-Mücâhidîn ve Behcetü’z-Zâkirîn, bilinen tek nüshası olan Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi, Nuruosmaniye, 2293 numarada kayıtlı müellif nüshası esas alınarak geniş bir inceleme ve dizin ile birlikte Dr. İsmet İpek tarafından yayına hazırlanmıştır. 
    * Yorum eklemek için Üye Girişi yapınız.
    Pozitif Oran 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00