Tarih sahasında kaleme aldığı eserlerle tanınan Seyyid Lokmân (ö. 1601’den sonra), II. Selim devrinde başladığı şehnâmecilik görevini 26 sene boyunca sürdürmüştür. Şehnâme yazımına ilave olarak Topkapı Saray Kütüphanesi’nde bulunan ve esas adı Zübdetü’t-Tevârîh olan Tûmâr-ı Hümâyûn’a bırakıldığı yerden devam etmesi emredilmiştir. Bu emir üzerine Seyyid Lokmân, vuku bulan olayları tespit ederek Tûmâr-ı Hümâyûn’a ilave etmeye başlamıştır. Bu ilaveleri temize çektiği bir nüshayı Hoca Sâdeddin Efendi görerek beğendiğini ifade etmiş ve bir nüsha da kendisi için talep etmiştir. Sâdeddin Efendi’ye sunduğu ve Tûmâr-ı Hümâyûn’daki nesebnâme bölümünün son derece özet olarak yer aldığı bu nüshaya Seyyid Lokmân Mücmelü’t-Tûmâr adını vermiştir.
Seyyid Lokmân daha sonra, nesebnâme bölümü de dâhil olmak üzere Tûmâr-ı Hümâyûn’un kitap formundaki versiyonlarını hazırlatmış, bunlara saray nakkaşhanesinde yaptırdığı çok sayıda minyatürü ilave etmiş ve bu nüshaları Sultan III. Murad, Veziriazam Siyavuş Paşa ve Dârüssaâde Ağası Mehmed Ağa’ya sunmuştur. Tûmâr-ı Hümâyûn gibi bu üç nüsha da yine Zübdetü’t-Tevârîh ismini taşımaktadır.
Seyyid Lokmân’ın tomardaki Osmanlı tarihine hangi tarihten itibaren devam ettiği hususu, Mücmelü’t-Tûmâr’ın bir nüshasında kayıtlı bilgiden yola çıkılarak tespit edilmiştir. Buna göre Kanûnî’nin son yedi yılı ile II. Selim ve III. Murad dönemlerinin tamamını kapsayan, Osmanlı tarihinin vekâyinâme üslubuyla yazılmış 35 yıllık bu çok önemli bölümü Seyyid Lokmân’ın bizzat kendi kaleminden çıkmıştır.
Dr. İbrahim Pazan tarafından yayına hazırlanan ve 1299-1595 yılları arasını kapsayan Zübdetü’t-Tevârîh için TSMK, III. Ahmed Kitaplığı 3599 numarada kayıtlı tomar şeklindeki nüsha esas alınmış ve yurtiçi ve yurt dışında tespit edilen diğer nüshalarla da edisyon-kritik yapılmak suretiyle eserin tenkitli metni araştırmacıların istifadesine sunulmuştur.