Türk edebiyatının ve Türk kültür tarihinin önde gelen şahsiyetlerinden olan Ali Şîr Nevâyî (ö. 1501), yaşadığı coğrafyada Türkçenin varlığını sürdürmesinde; bir devlet, kültür, edebiyat, sanat ve bilim dili olmasında çok önemli katkılar sağlamıştır. Orta ve Güney Türkistan’da Türkçenin bugüne kadar hâkim dil olmasında verdiği eserler ve ortaya koyduğu tavırla oldukça önemli bir rol oynamış, bu etkisinden dolayı Çağatay Türkçesi “Nevâyî Türkçesi” şeklinde de anılmıştır. Kendinden sonra gelen pek çok müellifi etkileyen Nevâyî’nin kültür ve uygarlık tarihimizdeki rolü yalnız yazdığı eserlerle sınırlı kalmamış, kurduğu eğitim ve hayır kurumlarıyla, bilimin ve sanatın değişik alanlarında bizzat yetiştirdiği ya da yetişmesinde etkili olduğu kişilerle süreklilik göstermiştir.
Dîvânlarının dibacelerinde, Vakfiye, Münşeât ve başka eserlerinde de belirttiği gibi Ali Şîr Nevâyî’nin şiirlerini birkaç kere düzenlediği ve dîvânlar oluşturduğu bilinmektedir. O, birikip ağızdan ağıza, elden ele dolaşan şiirlerini önce Bedâyi‘ü’l-Bidâye ve Nevâdirü’n-Nihâye diye adlandırdığı iki dîvânda, sonra ise Garâibü’s-Sıgar, Nevâdirü’ş-Şebâb, Bedâyi‘ü’l-Vasat ve Fevâ’idü’l-Kiber olarak adlandırdığı dört dîvânda toplamıştır. Bu dîvânların çocukluk, gençlik, orta yaşlılık ve yaşlılık çağlarında yazdığı şiirlere göre düzenlendiğini belirtse de Bedâyi‘ü’l-Bidâye’deki şiirlerin büyük bölümü Garâibü’s-Sıgar’da olmakla birlikte dört dîvâna dağılmış vaziyettedir. Bu durum, şiirlerin tasnifinde ve dîvânların düzenlenmesinde başka ölçütlerin de gözetildiğini düşündürmektedir.
Vahit Türk ve Cabbar Eşankul tarafından hazırlanan eser, Ali bin Nur adlı bir hattat tarafından 891/1486 yılının Cemâziyelevvel ayında yani Nevâyî’nin sağlığında Herat’ta yazılan ve büyük ihtimalle onun tarafından görülüp kontrol edilmiş olan Taşkent Ali Şîr Nevâyî Dil ve Edebiyat Müzesi’nde muhafaza edilen nüshanın metnini ve tıpkıbasımını ihtiva etmektedir.